Vietnam:
İstanbul Atatürk Havalimanında “3. Off Beaten Path” toplantısına katılacak olan grumuzla buluşarak toplam 9 gün sürecek Vietnam& Kamboçya birleşik seyahatimizin ilk etabı olan Vietnam’a hareket ettik. THY’ nın Ho Chi Minh( HCM= Saygon) şehrine uçuşu Bangkok duraklamalı olup duraklamada 1 saat’ten fazla beklemeden ( uçaktan inmeden sadece temizlik ve mürettebat değişikliği yapılıyor) HCM’ e toplam 14 saat’ te ulaştık.
Tan Son Nhat Uluslararası havaalanı şehire 6 km uzaklıkta olup beklediğimizden daha modern bir havaalanı idi. Pasaport kontrolü ve bagaj işlemlerini grup olarakta oldukça hızlı bir şekilde geçtik. Akşam yemeğinde Lemongrass Vietnam restoranında yedik. Burası 15 katlı bir kulenin en üst katında olup oldukça güzel ve geleneksel Vietnam yemekleri sunuyor. Yemek sonrasında bir üst kattaki çatısından muhteşem gece manzarası mevcut.
Buradan hem küçük New York olarak adlandırılan bu metrapol şehrin gece ışıltılı hayatını ( Vietnam’ın en büyük gökdeleni Bitexco Financial Tower sağ çapraz yanında kalıyor) hem de nehir ve liman’ı panaromik izlemeye doyamıyorsunuz. Yemek sonrasında iki gün kalacak olduğumuz otelimiz Equatorial’a ulaştık.
Otelimiz oldukça güzel ve merkezi 5 yıldızlı olup gece 23:00 e kadar kullanılabilen açık yüzme havuzu ve SPA merkezi, 24:00 e kadar çalışan oldukça hoş bir lobby bar’ı mevcuttu. HCM’deki bu ilk gecemizde birazda doğuya uçak yolculuğu yapmamızdan kaynaklanan Jet Lag ‘ında etkisiyle erkenden uyuyup yorgunluğumuzu attık.
HCM’de 2. Günümüz: Sabah 9:00 da buraya ziyaret sebeplerimizden biri olan Cho Ray hastanesine ulaştık. Burada bizi Dr. Lee Hann karşılayıp hastaneyi gezdirdi ve hem hastalar hemde sağlık sistemleri hakkında bilgiler verdi. Bu hastane Vietnam’ın en üst düzey sağlık merkezi olup 1500 yataklı büyük bir kompleks. Burayı gördükten sonra hepimiz ülkemizdeki hastanelerin ne kadar iyi durumda olduğunu düşündük. Hastane ziyareti sonrasında şehir merkezindeki imparator Jade Pagoda (Chua Ngoc Hoang veya Phuoc Hai Tu) anısına yapılan tapınağı ziyaret ettik. Burası oldukça güzel ve aktif bir tapınak.
Tapınak ziyareti sonrasınde gurup olarak şehir merkezine geldik. Şehir merkezinde Belediye binası (Nhà hát thành phố; Opera binası olarakta biliniyor), Postane binası(Bưu điện thành phố), , Notre-Dame Cathedral (Nhà thờ Đức Bà) yürüme mesafesindeki mekanlar. Özellikle Postane binasının içinde oldukça güzel ve kaliteli ürünlerin sunulduğu hediyelik eşya dükkanlarından birçoğumuz içimize sinerek alışveriş ettik.
Şehir merkezinde ayrıca savaş zamanı Amerikalı kumandanların kaldığı Rex hotel ve savaş muhabirlerinin kaldığı Caravella hoteller karşılıklı olup birer turizm objesi olarak kullanılmaktalar. Şehir merkezinde limana kadar yürümek ya da alışveriş merkezlerini gezmekte alternatifler arasında. Şehrin bu kısmında İstinye Park benzeri ve her türlü dünya markasının olduğu mağazalar mevcut.
Hemen söyleyeyim orijinal dijital ürünler ülkemizden %10 kadar ucuz olup garantisini hesaba kattığınızda almaya cesaret edemiyorsunuz, fakat çarşısındaki ( Chanel mağazası ile liman yolu arasındaki yol üzerindeki küçük dükkanlardan oldukça uygun fiyatlı ve iyi görünen her türlü giyim yada teknoloji ürünü aksesuarlarının imitasyonlarını bulabiliyorsunuz Sonrasında HCM Hard Rock Cafe’ de küçük bir mola verdik .
Küçük New York olarak ta anılan bu yaklaşık 7 milyonluk metropol şehirde Ho Chi Minh Müzesi, War Remnants Museum, Dam Sen Parkı, Glam Lam Pagoda manastırı, “Dong Khoi” caddesi, Chu Chi tünelleri şehrin önerilen, gezilmesi gereken yerlerinden. Bizim seyahatimizin çok geniş bir bölgeyi kapsaması sebebiyle buraları bir sonraki sefere bırakarak otelimize geri döndük . Akşamüstü dinlenmek yada SPA merkezinde zaman geçirmek size kalmış. Akşam yemeğini çok güzel deniz ürünleri olan bir restoranda yedik. Sırası gelmişken söylemek istiyorum: gerek Vietnam gerekse Kamboçya yemekleri diğer uzakdoğu ülkelerine göre belkide soya yağını daha az kullanmalarından dolayı benim damak zevkime daha yakın geldi.
Hanoi: Sabah erkenden havaalanına gelerek Vietnam iç hatlar terminalinden yaklaşık 2 saatlik bir yolculukla Vietnam’ın HCH’ den sonra ikinci büyük şehri ve başkenti olan Hanoi’ ye ulaştık. Burası karayoluyla Saygon’dan 1732 km olup tamamen kuzeyde ve oldukça ısı farkı ( 8-12 derece daha soğuktu) mevcut. Burada şehir merkezinde kısa bir otobüs turu ( başkanlık sarayı, Ho Chi Minh mezarı gibi önemli yapıların kenarından fotoğraf çekerek ) sonrasında Mövenpick oteline ulaştık. Buradaki otelimiz de oldukça merkezi ve 5 yıldızlı olup ayrıca SPA merkezi mevcuttu.
Öğleden sonra şehir merkezindeki meşhur kırmızı köprünün ( The Huc Bridge) olduğu şehir merkezindeki göl etrafında dolaştık. Kırmızı köprüden geçilerek ulaşılan ve gölün ortasındaki adacık üzerindeki Budist mabedini ziyaret ettik.. Şehrin tam merkezindeki dünyaca ünlü Thang Long Water Puppet Theatre da bu şehirde mutlaka görülmesi gerekenlerden. Bir sonraki matineye yer bulmanın genelde mümkün olmadığı, bu gösteri su kuklaları ile Vietnam halkının varoluş efsanelerine dayanmakta olup giriş için vereceğiniz 10 doları hak ediyor.
Ha Long Bay: Dünyanın yeni 7 harikasından bir olarak görülen bu doğa harikası bölge tam bir turizm merkezi ve birçok oteli barındırmakta. Buraya Hanoi ‘ den yaklaşık 2 saatlik bir otobüs yolculuğuyla ulaştık. Buranın asıl güzelliği teknede bir gece geçirmekmiş, bizde öyle yaptık. Merkezindeki rıhtımdan küçük tekneler ile asıl bir gece kalacak olduğumuz (İndochine deniz işletmeciliğine ait olan oldukça memnun kaldığımız) asıl teknemize ulaştık. Gerçektende bu gezinin en güzel zamanlarından biri bu teknede kaldığımız bir gece ve tekne yolculuğu oldu.
Adaların etrafında ana tekneden ayrılıp küçük filikalarla adacıklara ve koylara ziyaretler yaptık. Koylarda kayaların arasında doğal ortamlarındaki maymunları ziyaret ettik. Adacıkların en yüksek olanının tepesine kadar ulaşan yürüyüş yolu mevcuttu. Buradan tırmanırken her durakta dayanamayıp manzaranın fotoğrafını çektik, manzara yukarı çıktıkça güzelleşti, nihayetinde en tepesinde tüm bölgeye hakim muhteşem panaromik manzaraya hepimiz mest olduk.
Teknede akşam yemeği sonrasında sabah erken kalkıp güvertede Thai Chi uzmanı eşliğinde bu uzak doğu egzersizini uyguladık. Kahvaltı sonrasında oldukça geniş ve uzun bir mağarayı ziyaret ettik. Mağaraya kadarki yol üzerinde küçük balıkçı köyleri ve kayıklarında inci satan kadınlarla karşılaştık, bazılarımız oldukça uygun fiyata inci aldılar.
Tekneden filikalarla ayrılarak ziyaret ettiğimiz bu üç mekanda bölgede oldukça yoğun çalışan tüm tekne turlarında standart olup bu bölgeye gidenlere mutlaka öneririm: Ha Long Bay sahilden izlenmez, buralara kadar gelmişken bir gece teknede yatıp koyları dolaşmak gerek. Tekneden ertesi gün öğlene doğru ayrılarak Hanoi Uluslararası havaalanına ulaşıp 2 saatlik bir yolculukla Kamboçya’nın en turistik merkezi Siem Reap ‘e akşamüstü ulaştığımızda bizi oldukça sıcak bir hava karşıladı. Burası Saygon ile yakın enlem ve benzer ısıda idi.
Vietnam vize: Yeşil pasaporta vize istemiyor, normal pasaportlara İstanbul konsolosluğundan bizzat başvurmayı gerektirmeyen vize verilmekte. Vize ihtiyacı olanların konsolosluktan verilen bir form doldurmanız ve 215 ytl yatırılması gerekiyor.
Vietnam para: Dolar çoğu yerde geçerli fakat yinede bazı alışverişler için Vietnam para birimi “Dong “ bir miktar yanınızda bulunması iyi olur ( 5/ Aralık /2012 itibariyle :1 USD=20000 VND)
Vietnamdan hediyelik eşya: İpek, değerli taş, Uzakdoğu ya ait çeşitli el işçilikleri, inci, mermer heykeller, ağaç oyma el işçilikleri alınabilir. Ha Long Bay tekne turu yapanlara kayıklarla inci getirip denizin ortasında satış yapıyorlar. Fakat genel olarak alışveriş için Kamboçya’nın daha ucuz olduğunu söyleyebilirim.
Ho Chi Minh Şehri’nde gece hayatı: Pham Ngu Lao Bölgesi, 1. Bölge, Dong Khoi ve Hai Ba Trung sokakları, Ba Huyen Thanh Quan Caddesi, 3. Bölge ve Dong Du ve Thi Sach sokakları üzerinde atmaktadır. Chill Skybar, Rex Hotel Roof bar, Cavern Pub, 02 Gold Club internette önerilen en gözde eğlence mekanlarından.
Saat farkı: Vietnam ve Kamboçya ortak sat diliminde olup Türkiye saatinden 5 saat ileri almak gerekiyor.
Kamboçya:
İndochinia ( Çin hindi) birleşik seyahatimizin Hanoi ( Vietnam ) dan sonraki aşaması olan Siem Reap’e Vietnam havayolları ile 90 dakikada ulaştık. Kamboçya her türlü pasaport’a sınır vizesi istiyor. Havaalanında yanınızda 1 fotoğraf ( arkası beyaz renkli) olması ve 20 dolar bulunması vize için yeterli. Burası Hanoi’nin tam güneyinde olup sıcaklık 8-12 derece daha yüksekti. Kamboçya’nın para birimi riel olup dolar ( euro pek kullanımıyor) her yerde değerinde geçerli ( 1 USD=4000 Riel). Alışveriş esnasında sizden her yerde dolar alıyorlar ve para üstü olarak çevirebiliyorlar. Bu ülkede sınırda para bozdurmaya gerek yok.
Havaalanı Siem Reap şehir merkezi arası 15 dakikalık bir mesafede. Buradaki otelimiz Prince Anchor şehrin tam göbeğinde olup oldukça şık bir oteldi. Merkezine giden yol üzerinde, birçok 5 yıldızlı yeni oteller bulunan bu şehrin, yakın zamandaki savaşların yaralarını oldukça hızlı sarmaya başladığını anlıyorsunuz. Otelimiz odaları, havuz, SPA merkezleri ve yemekleriyle 5 yıldız olmayı hak ediyordu ( bu seyahatte kaldığımız bütün oteller gibi).
Şehir merkezindeki tüm ulaşımı yürüyerek veya kiralayacağınız “Tuk tuk” denilen üç tekerlekli motorlar ile yapmanız mümkün. Bu sevimli araçlar oldukça ucuz olup 5 dolar a tüm akşam size şehri gezdirebiliyorlar, ya da 1 dolara istediğiniz yere ulaştırabiliyorlar. Bunları her yerde bulmak ( aslında onlar sürekli sizi buluyorlar desek daha doğru olur) mümkün olup sürücüleri ile genelde çat pat İngilizceyle anlaşabiliyorsunuz.
Şehrin ana caddesi dışında yolları asfaltsız ve oldukça çukurlu olup sanki ülkemizin 40 yıl önceki hali gibiydi. Şehrin en hareketli sosyal kısmı otelimize 5 dakika mesafede olan” Pub Street” denen kısımdı. Burada şık ve renkli mekanları (restoran, cafe, masaj salonları, turizm acentaları vb) ile Siem Reap ‘in adeta kalbi ve İstiklal caddesi niteliğinde idi. Bu şehirde “Night Market” adı verilen küçük işporta tarzı mekanlarda ve Pub Street civarındaki dükkanlarda her türlü hediyelik eşya, ipek masa örtüsü, ağaç oyma vb bulmak mümkün.
Şehrin bu kısmındaki sayısız masaj salonlarında 1-5 dolar arasında fiyatlarla 1 saat masaj ( vücut, ayak masajı) yaptırabilirsinizde. Kendi imkanları ile buraya gelenlerin bu bölgede yoğunlaşan birçok turizm acentesinde günlük turlar bulmaları mümkün. Buradan Bankok’a direk uçak gidiş dönüş 168 dolar . Tüm turizm acentalarında buranın asıl çekim alanları olan tapınaklar bölgesi ve yüzen köylere helikopter turları da oldukça ucuz olup 14 dakika süren helikopterle Anchor Wat turu 90 dolar, 20 dakika süren Anchor Wat + Yüzen köyler turları ise 140 dolar idi. Buraya kadar gelip bu kadar ucuz helikopter turu bence buranın olmazsa olmazlarından.
Tapınaklar bölgesi:
Burası şehrin hemen yanında olup ana girişinde otobüsten inip günlük kart almanız (günlük kart 20 dolar olup bizimkiler EA Organizasyon tarafından karşılandı) gerekiyor. Gişede fotoğrafınızın çekilip üzerine çıktı alınan bu kartları her tapınak girişinde mutlaka göstermeniz gerekiyor . Aslında şehre 5.5 km mesafedeki bu bölgede birçok tapınak mevcut olup toplam 2-3 gün öneriliyor. Bizim programımızın yoğunluğu sebebiyle diğer tapınakları bir sonraki sefere erteleyerek en büyük 3 tanesi olan Anchor Wat, Ta Prohn, Bayon tapınaklarını bir günde ancak gezebildik.
Bunların en büyük ve görkemlisi olan Anchor Wat ‘ ı gizemli ışık yansımalarından dolayı güneş doğarken veya gün batarken gezmek gerekiyor, bizde bu en büyük ve meşhur tapınağı en sona bıraktık. Tapınaklar hakkında internetten birçok tarihi ve sanat tarihleri hakkında bilgi toplamanız mümkün olup burası artık dünyanın en çok ilgi gören kültür miraslarından. Anjelina Jolie’ye dünya çapında şöhret kazandıran “Thomb Rider” filmindeki ağaç Ta Prohn tapınağında ve oldukça ilgi görmekte.
Tapınak aralarında dinlenip soğuk bir şeyler içebileceğiniz mekanları, alışveriş yapabileceğiniz küçük hediyelik eşya dükkanları, canlı Kamboçya müziği yapıp kendi CD ‘lerini satan yerel müzik grupları, meyveler satan kadınlar, yavrusunu emziren maymunlar, dilencileri vb ile bu bölgede hayatınızın en unutulmaz günlerinizden birini geçireceğinize size garanti veririm. Anchor Wat’ı en sona bırakarak diğer tapınakları öğleden sonraya kadar gezip tekrar 5.5 km mesafedeki şehir merkezine gelip öğle yemeğini müteakiben bu en son ve en muhteşem tapınağa ulaştık:
Anchor Wat: 12 yüzyıl’ın başlarında Kral II. Suryavarman icin tapınak ve başkent olarak inşa edilmiştir. Buradaki en büyük ve en iyi korunmuş tapınak, kuruluşundan beri önce Hindu, sonra Budist olarak hizmet vermek üzere daima önemli bir dini merkez olarak kalmıştır. Tapınak, klasik Khmer mimarisinin en somut örneğidir ve Kamboçya’nın sembolü olmakla birlikte, (herhangi bir ülke bayrağı üzerinde bulunan tek yapıdır) ülkenin en önde gelen turistik cazibe merkezidir.
Angkor Wat, Khmer mimarisinin iki temel özelligini barındırır: tapınak dağı ve asma koridorlu tapınaklar. Yapısı, Hindu mitolojisindeki tanrıların evi olan Meru Dağı’nı çağrıştırmak üzere planlanmıştır. Bir hendeğin etrafındaki 3.6 kilometrelik bir dış duvarın içinde, her biri diğerinin üzerinde inşa edilmiş üç dikdörtgen galeri bulunur. Tapınağın tam merkezinde her biri dikdörtgenin birer köşesine, bir adedi de tam ortaya gelecek şekilde yerleştirilen beş kule vardır. Diğer birçok Angkor tapınağının aksine, Angkor Wat batıya bakar ki bunun önemi de uzmanlar arasında tartışma ve bölünme konusu teşkil etmektedir. Yapı, mimarisinin ihtişamı ve uyumu haricinde aynı zamanda, geniş duvar heykelleri ve duvarlarını süsleyen birçok Hindu koruyucu meleği ile de hayranlık uyandırır. Guiness Rekorlar Kitabı’na göre, Angkor Wat dünyadaki en büyük dini yapıdır.
Tapınaklar bölgesini bir güne hızlıca sığdırıp Anchor Wat’ ta güneşi batıdıktan sonra biraz dinlenmek için otelimize geri döndük. Akşam yemeğini ,grubumuzdaki Ekol KBB hastanesi sahibi Mehmet Baz’ın finanse ettiği, şehrin en ünlü restaurantı olan Amazon Anchor restoranda aldık. Burası oldukça büyük açık büfe bir olup yemekleri çok güzel değil ( yada benim damak zevkime uygun değil ama açık büfeden dolayı yenebilecek şeyler bulmakta mümkün )ama geleneksel Kamboçya kıyafetleriyle gösteri yapan dünyaca ünlü folklorik grubunu buraya gelmişken mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.
Siem Reap’teki dönüş günümüzden bir önceki günümüzde sabah bilimsel program sonrasında şehre 1 saat mesafedeki tapınaklardan sonra buranın ikinci cazibe merkezi olan Yüzen köyler ‘ e ( Floating willage) gittik. Burası gibi bir yerleşim ve yaşam alanlarını hayatınız boyunca göremeyeceğinizi size garanti veririm.
Tüm köyler göl ve nehrini kenarında olup karşılaştığınız her çocuk size el sallayıp gülümsüyorlar. Giriş kısmında tekne kiralayıp göl ve nehrin etrafını mutlaka dolaşıp fotoğraf çekmelisiniz. Buradan tekneyle köyleri geçip göle ulaştığınızda, birazda sabırla beklerseniz, doğal alanlarında timsahları görebilirsiniz. Tüm ulaşımın su üzerinde olduğu, insanların yıkandığı, tarlalarının suda olduğu, su kenarında marketlerin ve mazot istasyonlarının olduğu, öğrencilerin kayıkla okullarına gittiği, girişinde büyük ve görkemli bir Budist tapınağının olduğu birbirine bitişik birçok köyler mevcut. Nehirdeki 2-3 saatlik tekne turunu mutlaka yapmanızı öneririm.
Kamboçyadaki son günümüzdeki sabah bilimsel programın sonrasında öğleden sonra biraz daha şehri gezdik. Bazılarımız helikopter turu aldılar ve öğleden sonra 15:00 de geri dönüş için Siem Reap uluslar arası havaalanındaydık. Dönüş güzergahımız Siem Reap- Saygon, Saygon- Bankok, Bankok – İstanbul şeklindeydi. Siem Reap- Bankok arasını Vietnam havayollarıyla yaptık, bagajlarımızı en son İstanbuldan aldık. Saygon’dan sonrasında THY ile devat ettik. Saygonda dış hatlar terminalinden sonrasında vakit kaybetmeden THY için açılan kontuardan hızlıca uçuş kartlarımızı aldık, nihayetinde oldukça rahat olup dönüş yolumuz 14 saat sürdü.
Toplantılarımızın bilimsel yönü: Siem Reap’teki bilimsel toplamtılarımız oldukça verimli ve faydalı geçti. HCM ‘deki “Choe Ray” hastanesi ziyaretimizde çalışma ortamlarını görmek ve Vietnamlı meslektaşlarımızla tanışmak da oldukça faydalı oldu. Ayrıca Siem Reap’deki “Kantha Bopha” çocuk hastalıkları hastanesi ve İşitme engelli çocuklar eğitim ve el sanatları merkezlerine ziyaretler yaptık. İşitme engelli çocuklar eğitim ve el sanatları merkezinde , çocukların ürettikleri oldukça başarılı el sanatları ürünleri mevcuttu . Buradaki tüm çocukların işitme cihazlarının olmaması hepimizin ayrıca yüreğimizi burktu.
Sonuç olarak Kamboçya bence uzak doğunun en orijinal ve korunmuş bölgesi. Vietnam , Saygon , Hanoi, Ha Long Bay çok güzel yerlerdi belki ama Siem Reap, Tapınaklar, Yüzen şehirler masal gibiydi.
Bu seyehatin bu kadar güzel geçmesine vesile olan Cemal Cingi hocamıza ayrıca buradan teşekkürler….
Her fotoğrafın geçmişten, her seyahatin gelecekten çalınan an olduğuna inananlara…
Yazan: Seçkin Ulusoy- endokbb@hotmail.com