Cumartesi arkadaşlarımızın ( Murat Avcı ve Coşkun Erdoğan) İstanbul’dan saat 15:00 de gelmesini mütakiben Rehberimiz Sevgin Öztürk ( Çiko) ’ü de alarak Edirne otobanına yola çıktık. Başlangıçtaki niyetimiz’in Edirne Kapıkule üzerinden Plovdiv ( Filibe)– Sofia güzergahı olmasına rağmen yolda oybirliğiyle Dereköy -Varna istikametine değişiklik yaptık.
Çorlu dan sonrasıda Dereköye kadar tamamen çift şeritli otoban (Başlangıçta E80 sonrasında E-87 ye geçiyor) olup Kırklareli il merkezinin içinden geçerek gümrüğe ulaştık. Çorlu Dereköy arası 145 km olup yaklaşık 90 dakikada rahatlıkla ulaşılabiliyor. Dereköy sonrasında yaklaşık 8 km sonra virajlı ama asfalt bir yolla sınır kapısına ulaştık. Cumartesi öğleden sonra olmasına rağmen her iki tarafta oldukça tenha olup 30 dk da Bulgaristada idik.
Burada kısaca sınır bürokrasisinden bahsetmek istiyorum:
(1) Arabayla sınır geçecekler için Yeşil sigorta ( Bulgar polisinin kontrollerde sorduğu Bulgarca ismiyle: Zastrohovka) denilen Uluslararası araçlı seyehat sigortası zorunlu. Bu sigorta Bulgaristan ‘a özgü bir şey olmayıp Yunanistan ve diğer ülkelere araçla çıkışların tümünde zorunlu ve geçerli. Sigorta ücretleri yapılan süreye göre değişmekte ( minimum 15 gün- 1 yıl ). Sigortanın 15 günlük ücreti 63 € (Euro) , 3 aylık 142 €, Yıllık 348 €. Bu sigortayı sınırda yaptırmak mümkün olmakla birlikte yola çıkmadan herhangi bir seyehat acentasına’da yaptırmak mümkün. Ayrıca tanıdıkları olanlar için evrakları Bulgaristana yollayıp çok daha ucuza ( 3 aylık 80 € ya yapılmaktaymış) yaptırmak’ta mümkün. Ayrica ruhsat sahibiyle sürücunun ayni kisi olmasi yada ruhsat sahibinden noter onayli vekaletname alinmasida zorunlu.
(2) Sınırda ayrıca Turing aracılığıyla sağlanan ve bir tek bizim vatandaşlarımızdan istenen Uluslararası Sürücü Belgesi ( USB) bazen istenebilmekte. Bu belgeyi Yunaistan tarafında mutlaka istiyorlar fakat Bulgar tarafında nadiren sormaktalar. USB nin yıllık ücreti 285 TL olup sınırlardaki Turing ajentalarında edinilebiliyor. Belge için Pasaport özellikleri gerektirmeyen 2 adet Vesikalık fotoğraf yanınınızda bulundurmanız yeterli.
(3) Ayrıca Bulgar tarafına geçişte 3 € Sanitasyon ücreti yapılması zorunlu işlemlerden.
(4) Araç pulu 10 leva olup kontrollerde yüksek para cezaları ödememeniz için Bulgaristan gümriğünde mutlaka almanızı öneririm. Bu pulu sınırda alamayanlar için yoldaki benzin istasyonlarından da bunu temin etmek mümkünmüş.
(5) En sonda Türkiye tarafından alınan 15 tl lik kişisel yurtdışı harç pulu da yine tüm yurtdışı seyehatlerin de olduğu gibi burada da zorunlu olduğunu belirtmek isterim.
Bulgaristan gümrüğü sonrasındaki ilk yerleşim yeri Malko Tarnovo( MT) sınırdan hemen 10 km sonrasında. Buraya gelmeden yol ikiye ayrılmakta olup her ikiside Burgaz’a gidebiliyor. Soldan giden yol MT üzerinden olup diğerine göre 40 km daha kısa. Diğer yol ( sağdan) ormanların arasından sahil’e kadar inip devam ediyor. Dönüşte de bu ayırımın iyi yapılması gerekiyor. Çünkü dönüşte Burgaz çıkışında düz devam edip sağdaki küçük MT yazısını görmezseniz kolaylıkla uzun ve ıssız olan yola girebiliyorsunuz. Geçmişteki seyahatlerimin birinde yanlışlıkla bende dönüşte bu yoldan gelmek zorunda kaldım. Bu yolun 30 km si deniz kenarindan fakat yaklaşık 90 km si ormanın ıçınden ve oldukça ıssız. Yolda 3 polis çevirmesi ve sadece 3-4 araba ile karşılaştık. Deniz kiyisindan ayrildiktan sonrasinda hiçbir yerleşim yerinin yanından geçmemiştik. Yani lastik patlasa tamamen çaresiz kalacaktık. Bu yolun sahil şeridi tarafi çok güzel. Deniz in kenarından Macig Life gibi çok güzel bir sürü tatil köyü ve güzelim koyların yanında geçerek Burgaza ulaşabiliyorsunuz. Bu yolu tüm güzelliğine rağmen özellikle gece ve polis çevirmelerinden ve olası aksiliklerden dolayı macera meraklıları hariç güvenli bulmadığım için önermiyorum. Sınırdan sonrasında biz MT üzerinden Burgaz şehri ne ulaştık. Burası sınırdan 80 km olup oldukça güzel bir şehir. Uzun süre küçük yerleşim yerlerinin içinden geçerek birden şehri karşınızda görüyorsunuz. Bu yolda canınız biraz sıkılsa da şehrin yorgunluğunuza değeceğinden emin olabilirsiniz.
Burgaz şehir merkezi sahildeki eski uzun iskelesi olan parkın hemen karşısına denk geliyor. Bizde arabamızı park civarına park edip şehir merkezine yürüyüş yaptık. Park tarafından başlangıcında gramafon heykeli bulunan ana caddesi trafiğe kapalı olup İstiklal caddesi tarzında yol kenarında her türlü restaurant ve cafe ler mevcut. Biz yol üzerinde Bacardi kafe de oturduk. Yemek vb için bulgaristan’ın ünlü Happy’s Restaurant zincirlerini diğer şehirlerde olduğu gibi burada da görmek mümkün.
Sırası gelmişken Bulgaristandaki fiyatlar hakkında da bilgi vermek isterim: 4 kişi için 2 ekspresso, 1 bira, 1 kola, 1 yaş pasta 12 leva ( 15 tl) ödedik. Hepimizin ortak fikri olarak Türkiyede herhangi bir eşdeğer mekanda 40 tl öderdik. Bulgaristanda benzin 2.7 leva olup bizde 4,9 tl olduğu bir dönemde gittik. Çapraz kur un yaklaşık 0.8 ile çarpıldığı hesaplanırsa 3.2 tl ye karşılık geliyor. Bundan sonrasındaki gittiğimiz yerlerde de %30-70 ye varan ucuz fiyatlarla karşılaştığımızı belirtmek isterim. Burgaz da yaklaşık 2 saat zaman geçirip Varna istikametine tekrar yola koyulduk. Burgaza gelenlere trafiğe kapalı bu ana yoldan merkeze kadar yürümelerini yada yolun karşısındaki parkta dolaşıp iskeleye kadar ulaşmalarını veya güzel havalarda parkta yemek yemelerini önerebilirim.
Varna yolunda yolun sağında yazları oldukça hareketli olan Slanchev Bryag ( sunny beach) içine arabayla hızlı bir tur yaptık. Burayı özellikle yazın plaj ve otelleri açısında tavsiye ediyorum. Burgaz Varna arası 117 km olup biraz virajli yaklaşık 90 dk sürüyor. Yolda en az 1 polis çevirmesi garanti. Polislerin hangi virajda bekleyeceklerini çok iyi bildiklerini sanırım söylememe gerek yok sanirim. Hız konusunda kurallara uymanızı ve yukarıda bahsettiğim evraklarınızı eksiksiz bulundurmanızı öneririm. Fakat yabanci plakalarda Yesil sigorta ( Zastrahovka) ve Araç pulunun ön cama yapisik olmasina bakiyorlar .
Varnayı uzaktan gördüğünüzde bile ne kadar büyük ve güzel şehre vardığınızı anlıyorsunuz. Karadenizin kanala açıldığı güzel bir asma köprüden geçerek şehrin asıl merkezine ulaştık. Merkezdeki büyük katedral özellikle gece ışıklandırmalarıyla harika görünüyordu. Şehrin kalabalık ve işlek caddelerinden arabayla hızlıca geçerek kalacağımız Karadeniz oteli ( Cherno Moore ) ne vardık. Arabamızı otelin önündeki otopark a bırakıp bekçisine 5 leva bahşiş vererek kafamız rahat şekilde odalarımıza ulaştık. Varna da restaurant alternatifi oldukça fazla. Sahildeki Captain Cook oldukça güzel ve lüks bir balık lokantası olup özellikle tavsiye edilmekte. Buranın en pahalı lokantalarından biri olmakla birlikte fiyatlarının Türkiyedeki muadillerine göre oldukça hesaplı olduğunu söylememe gerek yoktur sanırım. Varnanın gece hayatı da oldukça renkli olup 24 saat açık bir sürü mekan bulmak mümkün olmakla birlikte ertesi günkü yoğun programımızı düşünerek vakitlice otelimize geri döndük. Otelimiz şehrin tam merkezinde ve oldukça yüksek ve tarihi bir bina olup özellikle sabah kahvaltısını leb-i derya çatı katında veriyorlar. Kahvaltı menüsü fazla zengin değil ama manzara doyuruyor. Otelimiz tarihi bir geçmişe sahip olup Şair Nazım Hikmet’in memlekete yakın olmak isteğiyle bu otele sıkça geldiği ve meşhur: “Oğlun sana varnada bir otelden sesleniyorum” diye başlayan şiirini burada yazdigi rivayet edilmekte.
Erken kahvaltı avantajımızı şehir merkezi ve sahilde gezinerek değerlendiriyoruz. Sahil şeridi çok geniş ve güzel olup bir sürü plaj, cafe, restaurant, açık havuz mevcut. Sahile inerseniz Balçık istikametine doğru (dilerseniz arabayla da bu yolu yapabilirsiniz) sahildeki meşhur şifalı kaplıca suyuna her mevsimde giren bir sürü kişiyi görebilirsiniz. Buranın suyunun başta romatizma olmak üzere ölümden gayrı her türlü hastalığa faydalı olduğu söylenmekte olup Bulgaristan da oldukça tanınmıştır. Sahil de ayrıca sabahları spor yapan bir sürü insan ve kuğu ile karşılaşmak mümkün olup her mevsimde sahili görmenizi şiddetle tavsiye ederim. Varna dan ayrılıp Balçık istikametine yola koyuluyoruz. Yolda sadece Bulgaristan ın değil SSCB döneminde tüm doğu blokunun en güneydeki ve meşhur tatil yerlerinden birisi olan yan yana Albena ve Zlatni Piyasatsi ( Golden Beach = Altin kum) yi ziyaret ediyoruz. Albena ya araçlı girişi ücretli olup kışın 30 dk ücretsiz. Her şey dahil sisteminin sosyal hayatı öldürmediği yapısıyla 15 yil öncesinin Bodrum u tarzina gecmiste benzetmistik. Yıllardır burada tatil alışkanlığı olan çoğunluk eski doğu bloku ülkelerinden kalitesi yüksek turist kesimine hala başarıyla hitap etmektedir.
Albenadan çıkıp 15 dk sonra balıkçi kasabası olan Balçık a ulaşıyoruz. Burası Romanya sınırında olup oldukça sevimli bir yer. Ayrıca Burada çok sayıda soydaşımız yaşamakta olup sahilde balık pazarında kendimizi memleketimizde gibi hissettik. Romanya tarafına devam edecekler için yol buradan geçiyor ve sınıra kadar devam ediyormuş. Balcik cikisinda direk karsiya devam ederseniz Dobric , sag taraftan devam ederseniz Romanya gümrügüne ulasiyorsunuz. Buradan biz Dobriç tabelasını takip ederek çok sayıda soydaşımızın yaşadığı bu şehre doğru yola koyulduk . Balçık- Dobriç arası 30 km olup düz bir yola sahip. Dobriç oldukça düz bir ovaya kurulmuş ve çok verimli tarım arazilerine sahip. Şehir merkezi fazla gelişmiş değil yada aşırı yağmur sebebiyle biz keşfedememiş olabiliriz. Burada öğle yemeği yedik ( 4 kişi full 22 Leva) sonrasında ayrı bir yoldan Varna istikametine geri dönüşe başladık. Varnayı kenarından tekrar izleyerek direk geçip Burgaz a tekrar ulaştık.
Burgazda Metro Market te alışveriş yaptık. Bizdeki Metro marketler tarzı olup her şey bulunmakta ve girişinde çıkarılabilen günlük kart ile alışveriş yapılabilmekte. Burada fiyatlar gerçekten oldukça ucuz olup free shop fiyatının da altında. Burgaz ı da kenarından tekrar geçerek hemen çıkışındaki MT tabelasından sağa saptık.
Yukarıda da bahsettiğim gibi burada tekrar vurgulamak isterim ki asıl yol gibi görünüp dümdüz giden geniş yola sapmayıp sağ taraftaki MT tabelasını kaçırmamanızı öneririm, çünkü sonrasında gümrüğe kadar her iki yolun başka birleşimi yok. Sağdan girdikten sonra şaşırtma yok dümdüz yol sizi Türkiye ye götürüyor. Dönüşte de her iki gümrüğü de toplam 30 dk da geçip memleketimizin güzelim asfalt yollarına ulaştık. Sınırdan 20 km sonrasında Kırklareli şehir merkezine ulaştık. Burada tavsiye üzerine şehrin tam merkezindeki herkezin bildiği “Bir Tat köfte” lokantasında meşhur Kırklareli köftesi yedik. Burayı sadece köftesi ve temiz hızlı servisiyle değil mütevazi fiyatlarıylada (4 *1,5 köfte + 2 güzelim koyun yoğurt u + 2 muhteşem çoban salatası+ kola sadece 55 tl olup) tavsiyeleri fazlasıyla hak ettiğine oy birliğiyle karar verdik. Kırklareli çıkışından tekrar TEM e girip önce Çorlu ya sonrasında İstanbul a ulaştık.
Yolculuğumuz Çorlu çıkışlı kabul edersek Cumartesi 15:00 ile Pazar 22:00 arasında sürdü. Toplam 840 km yol yaptık. Yolda IGO primo ve Sygic Navigasyon sitemlerini birlikte kullandık. Her iki GPRS de Bulgaristan da sorunsuz işlemekte olup hata yapmadılar. Navigasyon u olmayanlara tabelalarda yeterli olabilmekte olup AB sonrası Latin alfabesi ne uygun standardize edilmiş olup genel olarak yeterliler.
Son söz: Bulgaristan İstanbul a yakınlığı ve oldukça uygun fiyatlarıyla sınırdan arabayla yada Otobüsle ulaşımı oldukça kolay ve görülesi bir yer. Haftasonu 2 günlük programlar bile fazla yorucu değil. Fakat zamanı olanlara 3 günlük Dereköy çıkışlı Balçık tan Romanya sınırını geçerek Konstanse ( Köstence) üzerinden Bükreş ve dönüşte de Sofya – Plovdiv üzerinden Kapıkule girişli ring tur da oldukça yapılabilir görünmekte. Dönüşte Edirnede meşhur ciğer yemekte güzel olabilir diye düşünüyorum.
Her fotoğrafın geçmişten, her yolculuğunda gelecekten çalınan an olduğuna inananlara…
Sağlıcakla kalın…
Yazan: Seçkin Ulusoy- endokbb@hotmail.com