Aslında toplam 5 gün için bu dünyanın 8. kalabalık ülkesinin toplam 15 milyonluk iki şehrini yazmak biraz alelacele gezi yazısı olur diye uzunca yazıp yazmamayı düşündüm. Çünkü 1 günü yolda geçen bu kısacık zaman dilimine hem San Petersburg hemde Moskova yı sığdırmıştık. Bu kadar yüzeyel olurmu diye düşünebilirsiniz fakat biz yaptık (!) oldu. Aslında sadece Hermitaj müzesi dünyanın en çok eseri olan müzesi ve her bir esere 20 sn baktığınızda toplam 2,5 yıl ayırmanız gerekiyor. Her bir şehir için en az 5 er gün gerekli. Sırf Ermitaj için ideali 2 gün belkide gerekiyor. Ama dedim ya fazla ayrıntıya maalesef girecek kadar zaman geçiremedim bu büyülü ülkede, o yüzden genel izlenimlerimi sadece sizinle paylaşabileceğim.Zaten çok ayrıntılı teknik bilgiye gerek ‘te yok bence bu tür yazılarda. Yüce google a yazdığınızda çok daha ayrınlılı bilgilere ulaşabilirsiniz. Bu yüzden ben sizlerle bu kısacık seyahatimdeki kişisel gözlem ve tavsiyelerimi paylaşmanın okuyucuyu sıkmadan yeterli olacağını düşünüyorum.
İstanbul Atatürk havalimanından yaklaşık 3,5 saatlik bir yolculukla San Petersburg Pulkovo ( LED) havalanına ulaştık. Havaalanı şehir arası 20 km olmakla birlikte akşam trafiğine kalmamız ve şehrin kanal arasındaki köprülerinde beklememiz sebebiyle 1 saat sonra otelimize ulaştık ( Sokos Olympic Palace). Otelimiz oldukça merkeziydi ve şehrin sosyal kalbi Nevzky caddesine 15 dk mesafedeydi. Kaldığımız 2 gece içerisinde indoor swimingpool ve Spa- sauna bulunduran otelimizden oldukça memnun olduğumu söyleyebilirim.
Hızlıca akşam yemeği sonrasında Nevsky caddesine koştuk. Yağmurunda etkisiyle fazla hareketli yakalayamadığımız cadde ilk anda bizde biraz hayal kırıklığı yaratmakla birlikte uzunca caddeyi yürüdük. Caddenin asıl hareketli kısımları ara sokaklarıymış fakat biz onları yağmur sebebiyle bir sonraki gece farkedebildik. Bir sürü kişinin ortak tavsiyesiyle bulduğumuz Rossini club ( Nevzky caddesine çok yakın karşılıklı ikiz binaların olduğu sokakta-Çok meşhur herkeze sorabilirsiniz) gerçekten geleneksal Rus eğlence tarzını görmek açısından oldukça değişik ve ilginç show’ larla dolu. Rossini bir Gentelman Club değil aynı zamanda erkekli – kadınlı ( bizim tabirimizle aile mekanıda ) insanların akşam iş çıkışı uğradığı bir mekan ama baştan uyarayım show’ ları biraz fazla belden aşağı olabiliyor. San Petersburg’ un büyük kısmı açılıp kapanan köprülerden oluşan bir kanallar şehri. Tüm köprüler resmi olarak gece saat 1:30 da kalkıp 5:00 da iniyor, bu açıdan nereye giderseniz gidin en geç 1:00 de köprülerden geçmiş olmanız gerekiyor, hatta grubumuzdan bazı arkadaşlar 1:15 te köprüye ulaşmalarına rağmen köprünün erken kalkması sebebiyle zor anlar yaşamışlar. Böyle bir sorunla karşılaşırsanız ve eğer şansınız varsa kısacık mesafe için biraz pahalı küçük tekne de bulunabiliyormuş. Fakat genede risk almak istemiyorsanız saat 1:00 de otelinizde olmanızı öneririm.
Ertesi gün Hermitaj müzesine yarım günlük bir kısa tur yapıyoruz. Ürdün merdivenlerinden geçerek müzeyi jet hızıyla geziyoruz. Gerçekten dünyanın en çok eser bulunduran müzesi ve oldukça değerli eserler bulundurmakta. Ranbraund, Goya, Van Gogh, Michelangelo, Da Vinci gibi değerli sanatçıların eserleri başta olmak üzere daha birçok eser mevcut. Bence dünyada British Museum ve Louvre dan sonra 3. gezilesi müze burası olup şöhretini fazlasıyla haketmekte.
Bu arada Rusyada taksi tutmanız gerekirse çok dikkatli olun derim, çünkü müze önünde bekleyen taksi’ nin turistik olması sebebiyle aynı mesafe taksimetre ücreti dışarıdan çağırılana göre 3 misli. Eğer taksi tutmanız gerekirse Turizm İnformation bürolarından yardım istemenizi öneririm. Gerçi taksinin gelmesi 20 dk buluyor ama üç te bir fiyatı. Hazır konuya girmişken gerek San Petersburg gerekse Moskova dünyanın en pahalı şehirlerinden. Herhangi bir kenar mahalle ( son derece mütevazi) cafe sinde 2 filtre kahve ve 2 cheese kek fiyatı 700 Ruble yani 20 Euro ( 55 YTL). Bu liste fiyatı olup turiste özel fiyat değil yani. Benzin ucuz olmasına rağmen (0,95 dollar- bizdekinin yarısı) İstanbul’ da en fazla 15 YTL ye gidebileceğiniz mesafaye 35 YTL ye normal fiyatla; 70-90 YTL ye Turistik taksimetre fiyatıyla gidebilirsiniz. Bu açıdan taksi kullanacaksanız öncelikle turistik olup olmadığını öğrenin ve otel görevlilerinden normal fiyatını öğrenip pazarlık yapıp derim. Rusyada sadece alkol ve sigara bizimkiyle aynı fiyat. Rusya’da konturlu telefon hattı her yerde bulup alabilirsiniz. En iyisi Ruslarında yaptığı gibi bir taksicinin numarasını alıp gerektiğinde çağırmanızı öneririm.
Ertesi gün hızlandırılmış trenle Moskova ya 3,5 saatlik bir tren yolculuğuyla ulaşıyoruz. Trenler oldukça hızlı ve konforlu. Havaalanlarından transfer sürelerini’ de hesaba katarsanız iki şehir arasında en ideal yol tren bence üstelikte yol kenarında birsürü yer görüp fotoğraf’da çekebilirsiniz. Moskova tren istasyonundan 45 dk’lık bir transferle otelimize ulaştık. Aslında mesafe oldukça kısa olmasına rağmen akşam saatleri trafiği bizim gibi, o kadar gelişmiş metro sistemleri olmasına rağmen Ruslar arabayı çok seviyorlar. Bu arada sokaklarda oldukça çok sayıda Jeep ve Lüks araba mevcut olduğunu’da belitmeliyim. Otelimiz Grand Mariott oldukça merkezi ( Kızılmeydana 15 dk- yürüyerek) oldukça konforlu bir oteldi. Akşam yemeğini otele yakın oldukça güzel ve 17-18 . yy dekoruyla döşenmiş bir restaurant’ta aldığımızda bu şehrin ne kadar zengin ve köklü bir kültürü olduğunu bir kere daha anlıyoruz. Yemekten sonra hızlıca Kızılmeydana koşup fotoğraf çektiriyoruz biraz etrafı dolaştıktan sonra otelimize dönüyoruz.
Ertesi gün turumuz önce Kızılmeydan a ugruyor burada fazla zamanımız olmadığından Lenin ‘in mumyasını göremiyoruz. Lenin’in mumyası ve Stalin ile Brejnev in mezarları Kızılmedana bakan kremlin in duvarılarının önünde. Dışarıdan görünüyor, giriş ücreti almıyorlar fakat biraz kuyruk oluyor. Mezarların giriş saatleri belli olmuyormuş ayrıca hava şartlarına görede mumya zarar görmesin diye değişebiliyormuş. Buna rağmen resmi ziyaret saatleri sabah 10:00- 13:00 arası. Bu kadar yaklaşmışken ünlü mumya’yı göremedik içimizde kaldı.
Zaman sınırımız sebebiyle buradan ayrılıp hızlıca Kızlar manastırı diye bilinen ünlülerin gömülü olduğu Novodeviçye Mezarlığı‘ na ulaşıyoruz. Burada kimler yok ki: Nazım Hikmet ve Vera’ sı , Boris Yeltsin, Raisa Gorbaçov, Kruşçev vb. Mezarlık ziyaretimizden sonra eski KGB kararganının bulunduğu Lubyanka meydanından geçiyoruz. Rehberimiz bu isimsiz binaya çağırılmak komunizm döneminde en büyük korkumuzdu, çünkü herhangi bir sebepten buraya çağırılıp’ta geri dönen neredeyse hiç kimse yoktu dediğinde gerçekten ürperiyoruz. Hemen yanında önlü Bolşoy bale salonu ve yakınındaki Puşkin heykeli ve arkasındaki tarihi sinema önünden geçerek şehrin trafiğe kapalı İstiklal caddesi benzeri olan trafiğe kapalı Arbat caddesinde serbest zaman olarak kalıyoruz. Bu arada Ruslar’ın lider olarak Kruşçev, şair olarak ta en çok Puşkin‘ i sevdiğini her iki şehirdeki rehberlerimizde ifade ettiler. Arbat gerçekten görmeye değer ve oldukça haraketli cadde . Hediyelik eşya olarak Magnet ve Matruşka vb alacaksanız burdaki dükkanlar en ucuzları. Kızılmeydan’ a yürüyerek Arbat’ tan 30 dk da ulaşabiliyorsunuz oldukça güzel bir yol olup iyi havalarda buradan kızılmeydana yürümeniziı tavsiye ederim. Ayrıca Moskova’nın ünlü üniversite binası ve tepesinden şehir manzarasını da görmenizi tavsiye ederim. Buraya yeni evlenenler fotoğraf çektirmek için geliyor. Olimpiyatların ( 1980) yapıldığı stadyumu , nehri, ve şehiri tepeden görüp panaromik resimlerini çekmenizi öneririm. Bu tepe geceleri’ de oldukça haraketli olup insanlar İstanbul boğazına gider gibi hava almaya burada arabalarıyla geliyorlar.Gecede tepe oldukça kalabalık oluyor.
Son günümüzde sabah metro turu yapıyoruz. Rehberimiz 5-6 istasyona bizi götürüyor. Fakat gerçekten çok güzel bir metro’su var. Toplam 298 km ve her istasyonu sanat galerisi gibi olan bu şehre gelipte bu istasyonları görmemek gerçekten kayıp olurmuş.
Sonrasında Novo-Deviçye manastırı’ nı bu seferde gölet tarafından izleyerek ( dün mezarlıklar tarafını gezmiştik) kısa bir fotoğraf molası verip havaalanına doğru yola çıkıyoruz. Bu manastır ve göletini’ de mutlaka görmenizi öneririm. Bu kısacık dönemde herşey yarım ve içimizde kalmakla birlikte geleceğe dair ayrıntılı Rusya gezi planlarıyla evimizin yolunu tutuyoruz.
Yazan: Seçkin Ulusoy- endokbb@hotmail.com